5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Türkiye’de fikri mülkiyet haklarını düzenleyen temel yasalardan biridir. Bu kanun, özellikle Avrupa Birliği (AB) uyum süreci kapsamında 1995, 2001, 2004, 2005, 2007 ve 2008 yıllarında önemli değişikliklere uğramıştır. Bu değişikliklerden en dikkat çekici olanı, 1995 yılında bilgisayar programlarının açıkça “eser” olarak kabul edilmesi ve bu programlara diğer eser türlerinde olmayan bazı imtiyazlar tanınmasıdır. Bu değişiklik, bilgisayar programlarının fikri mülkiyet hukuku kapsamında korunmasını sağlamış ve yazılım sektörüne önemli bir hukuki altyapı sunmuştur.
Kanunun halen yürürlükte olan 1995/4110 sayılı Kanun’la değişik 2/1 fıkrası, bilgisayar programlarını ve bunların hazırlık tasarımlarını açıkça eser olarak tanımlamaktadır. Madde metni şu şekildedir:
“2. İlim ve edebiyat eserleri şunlardır. 1) Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları.”
Bu hükümden anlaşılacağı üzere, bilgisayar programlarının yanı sıra, bu programların oluşumuna yol açan hazırlık tasarımları da ayrı bir eser olarak kabul edilmektedir. Özellikle “ve” bağlacının kullanılması, bilgisayar programı sürecinin tamamlanması durumunda iki ayrı eserin ortaya çıktığını göstermektedir: (i) Hazırlık tasarımı ve (ii) Bilgisayar programı. Bu durum, yazılım geliştirme sürecinin her aşamasının ayrı ayrı koruma altına alındığını ve bu süreçte yer alan farklı çalışmaların da eser statüsüne sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Ancak, AB ile uyum süreci kapsamında hazırlanan yeni kanun taslaklarında bu hükmün değiştirilmesi öngörülmektedir. Önerilen yeni madde metni şu şekildedir:
“Sonraki aşamalarında bilgisayar programı oluşmasını sağlayacak nitelikteki hazırlık tasarım çalışmaları da dâhil olmak üzere her biçimdeki bilgisayar programları.”
Bu değişiklik, 91/250 Sayılı Bilgisayar Programları ile ilgili AB direktifine ve eşleşme çalışma raporuna uygun olarak hazırlanmıştır. Yeni düzenleme ile hazırlık tasarımları, bilgisayar programının dışında ayrı bir eser olma niteliğini kaybetmekte ve doğrudan bilgisayar programı kapsamında değerlendirilmektedir. Bu durum, bilgisayar programının tanımını genişletmekte ve sadece yazılımcıların yazdığı kodları değil, iş akış diyagramları gibi hazırlık tasarımlarını da bilgisayar programı kapsamına dahil etmektedir.
Değişikliğin Olumlu ve Olumsuz Yönleri
Olumlu Yönleri:
- AB Uyumu: Yapılan değişiklik, AB direktifleri ile uyumlu hale gelmeyi sağlamaktadır. Bu durum, uluslararası ticaret ve iş birlikleri açısından önemli bir adımdır.
- Kapsam Genişlemesi: Bilgisayar programı tanımının genişletilmesi, yazılım geliştirme sürecindeki tüm aşamaların koruma altına alınmasını sağlamaktadır. Bu, özellikle büyük ölçekli yazılım projelerinde emek harcayan tüm paydaşların haklarının korunması açısından önemlidir.
Olumsuz Yönleri:
- Eser Sahipliği Sorunları: Yeni düzenleme, hazırlık tasarımlarını bilgisayar programı kapsamına aldığı için, bu tasarımlara katkıda bulunan kişilerin de eser sahibi olarak kabul edilmesine yol açabilir. Bu durum, özellikle farklı kişilerin farklı aşamalarda çalıştığı projelerde eser sahipliği konusunda karmaşaya neden olabilir.
- Hukuki Belirsizlik: Hazırlık tasarımı kavramının kanunda açıkça tanımlanmaması, bu sürece katılan herkesin eser sahipliği iddiasında bulunmasına neden olabilir. Bu da yazılım şirketleri için hukuki belirsizlikler yaratabilir.
- Uygulama Zorlukları: Yeni düzenleme, yazılım geliştirme sürecinin her aşamasının çok iyi belgelenmesini ve katılımcıların net bir şekilde tanımlanmasını gerektirmektedir. Bu, özellikle küçük ölçekli yazılım şirketleri için idari bir yük oluşturabilir.
Sonuç
Yapılan değişiklik, bilgisayar programlarının korunması kapsamını genişletmekte ve AB ile uyum sağlamayı hedeflemektedir. Ancak, bu değişikliğin uygulamada eser sahipliği konusunda sorunlar çıkarabileceği de öngörülmektedir. Özellikle yazılım geliştirme sürecine katılan tüm paydaşların haklarının korunması ve hukuki belirsizliklerin önlenmesi için, hazırlık tasarımlarının net bir şekilde tanımlanması ve süreçlerin iyi belgelenmesi gerekmektedir. Bu durum, yazılım şirketleri için yeni bir düzenleme ve uyum sürecini beraberinde getirecektir.
Bu değişikliklerin, hem yazılım sektörü hem de fikri mülkiyet hukuku açısından uzun vadeli etkileri olacaktır. Bu nedenle, yazılım şirketlerinin yeni düzenlemelere hazırlıklı olmaları ve hukuki danışmanlık almaları büyük önem taşımaktadır.